5 Ağustos 2011 Cuma

Al-Kimya!

Bu garip başlıkta nerden çıktı diyeceksiniz! Birazdan gireceğim al-kimya konusuna.. Yöz arkadaşım yazdı yazdı durdu sıra şimdi bana geldi işte :)

Simya
Yoğunluk iş-güç bu ya anca parmaklar klavyelere dokunuyor bu güzel blog sitesi için.. Henüz tek tük ziyaretçilermiz var ama ilerde kimya mühendisleri için güzel bir yer olacağını düşünüyoruz.. Bunun içinde sürekli yazmamız gerektiğinin farkındayız. Üşenmeden!

Neyse konu dağılmasın. Hatta konuya bir giriş yapayım. Tarihler boyu insanlar bu kimya denilen illeti kullanmışlar etmişler. İyi de yapmışlar de mi? Eh günümüzde süper güçlerin yönetiminde olsa da bu bilim dalı kıyıdan köşeden hakkıyla işini yerine getirenler de yok değil :)

Yukarda tarih dedim. Evet bugün ki yazımda azcık tarih konuşucam, yazıcam, tartışıcam.. İnsanlık yerleşik hayata geçmeden önce (yaklaşık 10bin yıl önce) göçebeler halinde yaşarken bu toplulukların her zaman başında bir kadın olurdu. O kadın nasıl biriydi bilge, doğurgan ve sihirli kelime olan "büyücüydü". Evet! Büyücülükle ruhları falan kastetmiyorum, iksirler yapan, karışımlar hazırlayıp hasta insanlara süren bir bireyden bahsediyorum. Bakın işin içine kimya girmeye başladı bile :) Devam ediyorum..

Bu kadınlar bu göçebe toplumları yıllarca yönettiler, erkekler kulları, köleleri oldu. Çünkü doğurgan yapıya sahip kadınlar değerliydi ve o yaşadıkları topluma sadece yön verebilecek bilgeliğe onlar sahipti. Yani bu insanlar o küçük grupların ahlak kurallarını da koyardılar bilerek yada bilmeyerek. Aha! Bir kelime daha söyledim "ahlak" kelimesi. Bağlıcam tamam konu dağılmadı:)

Bereketli Hilal
Göçebe toplumdan yerleşik topluma geçen insan-oğlu ( ki bu geçtikleri yer de bereketli hilal olarak da adlandırılan bugünki mezopotamya ve doğu akdeniz sahilleridir) büyük bir değişim geçirmeye başladı. Kadınlar o yüce etkilerini kaybettiler çünkü erkekler artık ava gitmek zorunda değildi. Tarım yaparak da karınlarını doyurabiliyorlardı artık. Yani kısaca erkek egemen toplumun temelleri atılmaya başlandı mezopotamyada...

Tüm bunlar yaşanırken, yüce ve bilge kadınların bilgileri simyacılar denilen bir yeni grup oluşturdu toplumda. Simya! Evet simya. Simya arapçada "alkheeme" şeklinde söylenir. İngilizcede ise "alchemy" olarak adlandırılır. Eh yazıya attığım başlığı andırıyor sanki.. Bu simyacılar doğa bilimlerine ve felseye öle hakimlerdiki doğayı, doğada yaşınılan gerçekleşen fiziki, kimyasal, biyolojik olaylara felsefik yönden de bakabiliyordı.. (günümüzde bilim dallarının bu konuma erişmek için can çekişmesi de aynı bir ironidir. Yani bilmi felseyle yorumlama ve irdeleleme..)

Simya oldu kimya günümüzde.. Her kelime gibi oda değişti. Verimli topraklar olan mezapotamya da doğan bu efsanevi sözcük "al-kimya" günümüzde basit ve kimine göre değersiz "kimya" kelimesine dönüştü..

Ee hadi kimya kelimesini elde ettik mühendis bey ve hanımlar! Peki ya bu "kimya" ne demek acaba? Yukarda "aha bir kelime daha söledim" yazdığımı hatırlıyorsunuzdur. Evet evet! O kelime "ahlak"!

Kimyanın gerçek kelime anlamı "ahlak" demektir sevgili okurlar. Ahlakın da eş anlamlısı "değer" demektir. Yani kısa bir denklik kurarsak -> al-kimya=kimya=ahlak=değer ... Harika değil mi! Kelime oyunu gibi oldu ama kimyanın içerdeği anlamlar inanılmaz ötesi..

Kimya Mühendisi derken, aslında bir değer mühendisi olduğumuzu unutmayalım. İçinde yaşadığı topluma, o toplumun yaşam biçimine, kişinin kendisine "değer" katan bir yapısı vardır bu meslek dalının. Sırrı isminde saklı bunu uygulamaya koymak da içinde gerçekten "değer" taşıyan kimya mühendislerine bağlıdır...

Günümüz Kimyası
Evet böyle işte nerden nereye.. 10bin yıl öncesinden çıktık günümüze geldik halen bu sihirli sözcüğü kullanıyoruz.. Kullanıcazda. İnsanlık olduğu sürece..

Değerli meslektaşlarım, bir giriş yapmaya çalıştım bu ucu bucağı olmayan "değer" uzayında.. (uzayın ucu bucağı olmadığı teoridedir sadece benzetme yaptım :D) Umarım yazımdan keyif almışsınızdır.

Bol kimyalı günler dilerim :)

Tufao [05.08.11]

2 Ağustos 2011 Salı

Denge

Denge konusu hep ilgimi çekmiştir. Nedir bu denge ? Öğrenim hayatım boyunca birçok denge konusu işledik ama hala tam olarak çözmüş değilim. Kimyasal tepkime dengesi, kuvvet dengesi, fazlar arası denge, termodinamik denge vs diye gider dengeler. Evrendeki her şey gibi denge de durağan değil dinamiktir. Zaten evrendeki hiç bir şeyin durağan olduğuna inanmıyorum dışarıdan bakıldığından öyle dursalar bile bilirsiniz ki mikro parçacıklar hep bir çekme itme hareketi ile hareket eder elektronlar çekirdek etrafında yörüngesel olarak döner gibi. Dengeye gelince iki şeyin birbirine eşitliğine denge denir. İki farklı kuvvet bir cismi eşit güçte çekerse cisim "hareketsiz" kalır ya da sabit sıcaklık ve basınç altında sıvı faz ile buhar faz dengededir. İki faz arasında totalde yapılan madde alış verişi sıfırdır. Çünkü yoğuşan madde buharlaşan maddeye eşit miktardadır. Bana en gizemli gelen ve en çok korkutan termodinamik dengedir. Niye diyeceksiniz tabi... Eğer evrendeki her şey kendi dengesine ulaşınca kıyametin olacağını söylenir. Ölçü birimi entropidir. Ona da başka zaman değinmeye çalışırım. Bazılarına göre kıyametin yakınlığının ölçü birimidir :)

Saygılarımla
Yöz

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Kimya Mühendisliği Ekipmanları / Damıtma Kolonu

Damıtla kolonu diyince bir çoğunuza yabancı gelebilir bu ekipman ingilizcesi "distillation tower (column) die geçer. Ayırma süreçlerinde en yaygın olarak kullanılan ekipmandır. Sadece bu ekipman üzerine yazılmış kitaplar vardir ben sadece bir özet vermek istiyorum.
 Sıvı - gaz karışımları ayırmak için kullanılır, çalışma prensibi maddeler arasında uçucukluk farkını kullanırak en uçucu maddeyi kolon tepesinde en az uçucu olan maddeyi kolon dibinden almaktır. Genel bilinen bir yanlış olan değerli madde üstten alınır diye bir şey yoktur amaca göre istenilen madde karışımdaki maddelerin uçuculuğuna göre kolonun herhangi bir yerinden alınabilir.
Damıtma kuleleri çalışma şekline göre üçe ayrılır bunlar ;

  1. Batch Damıtma (differantial distillation): bilinen en eski damıtma şeklidir, eski Mısırda bile kullanıldığı söylenir. Bir kazanı alttan ısıttığınızı düşünün buharlaşan svıyı dıştan sogutmalı borudan geçirerek yoğuşturduktan sonra yine bir kazanda sakladığınızı düşünün. Bu batch damıtmaya örnektir. Peki diceksiniz ki niye ingilizce ismi differential distillation. Yoguşturduğunuz sıvının förmülü integralli bir förmüldür. Çünkü zamanla sıvıdaki uçucu madde miktarı azalacağı için verim düşecektir. Eğer yüksek saflık isteniliyorsa tercih edilmez.
  2. Flash Damıtma : besleme flash kolonuna girer burda basınç ve ya sıcaklığı değişir işletme koşullarına bağlı olarak ve böylelikle sıvı ve buhar olarak iki faza ayrılır. 
  3. Çoklu Damıtla Kuleleri : Birden fazla damıtla kulesinin işletmenin amacına göre peşi peşine bağlanmasıyla oluşur. Eğer uçucu madde ayırmak isteniyorsa damıtma kuleleri  tepe kısmından bağlanır. En az uçucu maddde ayırmak isteniyorsa kolonların dipleri bağlanır. Bağlamadan kastım önceki kolonun çıkışı diğer kolonun beslemesi olur. %99.9 gibi yüksek saflıklara ancak böylece ulaşılır. İşletme maliyeti artar ve harcanan enerji başına üretilen ürün miktari düşer.
Kolon tipine göre damıtma kuleleri ikiye ayrılır :


  1. Tepsili Kolonlar : Eş aralıklı olarak dizilmiş özel metal levhalardan oluşur. Birçok çeşidi vardır bu tepsilerin, örneğin delikli tepsiler, vanalı tepsiler, bubble-cap tepsiler vs. Hepsinin amacı aynıdır buhar basıncı belli bir mertebeye gelen buharı bir üst tepsiye yollamak ve dengedeki sıvıyı bir miktara kadar tepsi üstünde tutup gerisi bir alt tepsiye yollamak. Büyük kapasiteli işletmeler kullanır boylar 40-50 metereye çapları 2-3 metereye kadar çıkabilir.
  2. Dolgu Tipi Kolonlar: Tepsili kolonlara göre daha yeni bir teknolojidir. Yüzey alanı/hacim oranı yüksek maddeler kolon içine rastgele veya bir düzen içinde dizilir. Yapısal dolgular yada Raschig Ringi gibi parça olarak dolgu maddeleri vardir. Bunlar polimer, metal, seramikveya cam olabilir. Karışım içindeki maddenini kimyasal ve fiziksel özelliklerine bağlı olarak seçilir. Daha küçük çaplı işletmelerde, pilot tesislerde ve laboratuvarlarda kullanılır.
Damıtma kulelerinde tepede yoğuşturucu ve dip kısımda reboiler kullanılır. Bunların amaçları saflığı ayarlamak, tepe ve dip sıcaklığını ayarlamak, üst ve alt ürün debilerini ayarlamaktır. Üstten çıkan uçucu madde olarak zengin buhar karışımı yoğuşturucudan geçer ve enerjisini kaybeder. Dolayısıyla sıvı faza geçer. Saflığı daha da arttırmak için bir kısmı reflux olarak kolona geri beslenir. Reboilerda da mantık aynıdır, bu sefer sıvı gelen karışım ısıtılıp bir kısmı buhar halinde kolona tekrar yollanır. Böylelikle daha az uçucu madde kaybedilir.

Daha fazla bilgi için Perry'nin Handbook'una yada Richard Coulson'nun kitaplarına bakabilirsiniz. Ama ben Türkçe yada bir Türkün yazdıklarını istiyorum derseniz Sayın hocalarimiz Prof. Dr. Erden ALPAY ve Prof Dr. Mustafa DEMİRCİOĞLU'nun yazdığı kitaptan da daha fazla bilgiyi edinebilirisiniz.

Yöz 

31 Temmuz 2011 Pazar

Kimya Mühendisi Nerlerde Çalışır ?

Edindiğim 4 yıllık tecrübe üstüne 4 stajdan sonra ilk aklıma gelen sektörler şunlar ;
  1. Enerji Sektörü
    • Petrol Rafineleri
    • Alternatif Enerji Sistemleri
    • Biogaz & BioYakıt
  2. Petrokimya Sektörü
    • Ham Madde Üretimi
    • Ara ve Son ürünler
Petrokimya sektörü tamamen polimelerler üstünedir, akar veya gaz yakıt üretmeyi amaçlamazlar

    3. Boya ve Kaplama Sektörü
    • Toz ve Yaş Boya
    • Seramik Kaplama
   4.  İlaç Sektörü
   5.  Çimento Sektörü
   6.  Metal Sektörü
   7.  Textil Sektörü
   8. Yiyecek ve İçecek Sektörü
    • Bitkisel Yağ Üretimi
    • Kola, bira vs gazlı içecek üretimi
   9. Deri Sektörü
  10 . Ziraat Sektörü

  Yöz  

   

Biz Kimiz ?

Biz aslen iki tane kimya mühendisi yakın arkadaşız. Haziran 2011 gibi mezun olduk. Mezun olacağımızı düşünürken Allah'a şükürler olsun kurtuluyoruz üniversiteden diyorduk ama sonradan farkettik ki iş dünyası daha beter ve acımasızdı. Senden sadece işinle ilgili gittikçe artan istekleri vardı. Üniversiteden gördüklerinin %5-10 arası uygulamaya dökülüyordu sadece. Ee peki geri kalan öğrendiklerimiz ? Unutulacak mıydı çekilen onca zorluktan sonra ? Tabi ki hayır... Eğer böyle bir blog açıp öğrendiklerimizi sizlere aktarırsak ve tartışırsak hem kendi bilgilerimiz taze kalacaktı hem de okuyacak olan bir iki kişiye yararımız dokunacaktı. İşte bu yüzden bu blogu açmaya karar verdik...

Yöz & Tufao